32,4504$% -0.15
34,8290€% -0.66
40,7959£% -0.56
2.441,26%0,23
4.048,00%0,02
2055358฿%-0.95616
TARİHSEL VE GÜNCEL BOYUTUYLA ASKERİ SAĞLIK SİSTEMİ VE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ VE GEREKLİLİĞİ
Ülkemizde Askeri Tıbbiyenin ve Gülhane’nin Kuruluşu
Yeniçeri Ocağında, hastalar ve yaralılar kışlalardaki hasta odalarında, tabipler ve cerrahlar tarafından tedavi edilirlerdi. Müstakil askerî hastaneler yoktu. Askerî hastaneler ilk kez, Nizâm-ı Cedîd kurulduktan sonra (1793), İstanbul’da açılmaya başlandı. İlk askeri hastanelerde çalışan ve sefer zamanlarında orduda görevlendirilen paralı yabancı hekimlerin yerine askeri tabip ihtiyacını karşılamak amacıyla bundan 190 yıl önce, 14 Mart 1827’de Askeri Tıbbiye (Tıphane-i Âmire) açılmıştır. Daha sonra ordunun ihtiyaçlarına cevap verilebilmesi için 1898 yılında daha nitelikli askeri hekim yetiştirilmek üzere kurulan Gülhane Askeri Tıp Akademisi (Gülhane Seririyat Hastanesi ve Tatbikat Mektebi-GATA), yaklaşık 120 yıldır ülkeye fedakar askeri tabipler yetiştirdiği gibi birçok tıp fakültesinin kurulmasına da kaynaklık etmiştir. Modern sağlık sisteminin temelleri Askeri Tıbbiyede atılmıştır.
Gülhane’den yetişen askeri tıbbiyeliler Trablusgarp Savaşı ile başlayan ve arkasından Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele ile devam eden “On Yıllık Savaş” sürecinde uçsuz bucaksız cephelerde asker ve subaylarla birlikte bir cepheden diğer cepheye koşmuştur. Bu nesil mahrumiyet içinde huzur ve rahat görmeden ıstırap ve felaket kasırgaları içinde memleket vazifesini büyük bir fedakârlıkla yaparken, bazıları cephede bazıları ise hastalarını tedavi ederken yakalandığı bulaşıcı hastalıklardan dolayı şehit olmuştur.
Askeri hekimler diplomalarını alır almaz Trablusgarp çöllerinde, Balkanların sarp dağlarında, Sarıkamış’ın soğuğunda, Sina çölünün kızgın güneşi altında bir taraftan düşmanla bir taraftan da kolera ve tifüs ile mücadele etti. Kalan son vatan toprağının da elimizden alınmak istenmesi üzerine bu yorgun tıbbiyeli nesil Anadolu’ya gitti ve Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Milli Mücadele için elinden geleni yaptı. Askeri doktorlar her zaman ve her yerde kutsal görevini yaparken ölümle karşı karşıya geldi ve onu yenmek için kendi hayatlarını hiçe saydı.
Cephede Askeri Tabibin Önemi ve Tarihimizden kesitler
Cephede, en öndeki ateş hattında Mehmetçiğin yanında askeri tabibin çok önemli görevi vardır. Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1909 yılında yapılan bir askeri tatbikat eleştirisinde Askeri tabibin cephede ateş hattında görevinin ne kadar önemli olduğunu ve nasıl yetişmesi gerektiğini şöyle tanımlar:
‘’Askeri tabiplerimiz muharebe nedir, avcı hattının gerisini, ateşten korunacak yerin neresi olabileceğini tasavvur edemez, bilmez ise muharebede bazen ateş hattının pek yakınına gitmek lazım geleceğini öğrenmezse, öyle bir askeri tabip görevli olduğu tabura, tabur erlerine borçlu olduğu vazifeyi yerine getiremez.’’
Bir Ordunun Savaşta Başarı Kazanması Ancak Arkasındaki Sağlık Desteği İle Olur:
Savaşan bir ordudaki Sıhhiye hizmetindeki eksikliğin nelere mal olduğu tarihimizdeki acı olaylarla ortaya çıkmıştır. Bu olaylardan ders almamız gerekmektedir. Balkan Savaşındaki büyük bozgunun başlıca nedenlerinden birincisi ordunun siyasete bulaşması, ikincisi de sıhhiye (sağlık) hizmetindeki
yetersizliktir. Seyyar hastaneler ve sıhhiye araçları iyi kullanılamadığı gibi yetersiz sağlık idaresi de buna yol açmıştır. Kolera ve salgın hastalıklar baş göstermiş, yaralılar yardımsız, ilaçsız; sağlamlar aç ve susuz, birlikler ise kumandasız kalmıştır. Bütün ordunun şan ve şerefi ayaklar altına alınmıştır.
Birinci Dünya Savaşında, Balkan Savaşı’ndaki hatalar dikkate alındıysa da özellikle Doğu’daki 3. Ordu bölgesinde geri sağlık hizmet teşkilatının iyi yapılmamasından dolayı büyük sıkıntı ortaya çıkmış ve salgın hastalıklardan dolayı çok sayıda şehit verilmiştir.
Bu sırada Askeri hekimleri savaşa hazırlamak için Gülhane’de konferanslar verilmiş ve hekimler bilgilendirilmeye çalışılmıştır. . Böyle bir kurum kapanırsa , bir savaşta cephe sağlık hizmetleri eğitimini hangi kurumumuz verecektir?
Dr. Tevfik Sağlam’a göre, 1915-1918 yılları arasında 3. Ordu bölgesinde hastalık ve yaralanmadan dolayı yaklaşık 109 bin şehit verilirken cephedeki çarpışmalarda 9001 şehit verilmişti. Bu durum, orduyu felakete sürükleyenin cephedeki savaş değil salgın hastalık ve yaralar olduğunu ortaya koymuştur. Prof. Dr. Hikmet Özdemir “Salgın Hastalıklardan Ölümler” isimli eserinde “1914-1918 Dünya Savaşı’nda hastalıktan ölenlerin, savaşarak ölenlerden daha fazla olduğu tek ülke Türkiye’dir.” diyerek vahim duruma işaret eder.
Modern Ordularda Askeri Tabiplik
Cephedeki askeri sağlık hizmeti için modern askeri seyyar hastaneler, modern teçhizatlar, ambulans uçaklar ve helikopterler, gemiler ve iyi eğitilmiş askeri tabiplere ihtiyaç vardır. Yapılan çalışmalarla sahra sağlık hizmetlerindeki eksiklikler görülmekte ve tamamlanmaktadır. Askeri hekimlik, İkinci Dünya Savaşından sonra ileri derecede uzmanlaşmıştır. Tıp fakültelerinde karşılığı olmayan bu uzmanlık dallarının olağanüstü koşullarda uygulamaları yanında ancak askerlik formasyonu ile göğüslenebilecek özel güçlükleri vardır. Ortadoğu gibi savaşların sık olduğu bu coğrafyada Türkiye olarak bu modern askeri tabip ve sahra sıhhiye eğitimlerinden geri kalamayız ve askeri tabipleri ve diğer sağlık personelini, bu konuda uzmanlaşmış askeri sağlık kurumlarında yetiştirmeye ihtiyacımız var. Aksi taktirde büyük zayiatlarımız olur.ÖZETLE; Deniz Harp gemilerinde, Komando tugaylarında, terörle mücadelede ve çatışma ortamlarındaki sağlık işlerinin, askeri tabipler yerine sivilden alınan hekimlerle yürüyemeyeceği, bu zor sahalarda görev alacak askeri tabiplerin Gülhane gibi eğitim alacakları veya ihtisas yapacakları özel bir kurum (ASKERİ TIP AKADEMİSİ) olmazsa zafiyet meydana geleceği aşikardır. Özellikle Doğu’da terörle mücadelenin
sürdüğü yerlerdeki askeri hastanelerin kapatılmaması gerekir. Askeri sağlık hizmetleri ayrı bir uzmanlık işidir.
Gelişmiş ülkelerin çoğunda sahra sıhhiye hizmeti vardır ve askeri tabipleri eğiten Askeri Tıp Eğitim Kurumları vardır. 120 yıllık köklü bir kurum olan Gülhane’nin , Milli Savunma Üniversitesine bağlı olarak yeni ve yeniden inşa edilerek ve gerekli önlemler alınarak vatansever, milletine bağlı , Atatürk yolunda fedakar askeri tıbbiyelileri yetiştirmeye devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Geçmişinden, köklerinden, geleneklerinden koparılan her kurum kısa zaman içinde çürür, sonra çöker. Milletleri büyük yapan, yeni nesillere özgüven veren birçok unsur vardır. Bu unsurlardan biri de tarihî geleneklerdir. Tarih ve gelenekleri kurumlar yaşatır. İçindeki yanlış yola girmiş kişileri ayıklayalım, ancak kurumları kapatmayalım.
Bu ülkede vatanına milletine bağlı Atatürk’ün yolunda giden çok sayıda Atatürkçü Askeri Tıbbiyeli vardır. Onlar 200 yıllık bir geleneğin yolcusudur ve vatanına ve milletine hizmet etmekten başka düşünceleri yoktur. Bizler üniformalarımızı kutsal görerek ona leke sürmeden Gülhane’den yıllar önce emekli olduk. Bundan sonra da vatan ve milletimizin hizmetindeyiz ve verilecek her göreve her zaman hazırız.
SONUÇ OLARAK:
Kıtalarda, gemilerde, havacılık hekimliğinde, terörle mücadelede, yurt dışı görevlerde askeri hekimin olmaması, günümüzde görüldüğü üzere büyük aksaklıklara yol açmaktadır.
Son Suriye ve Irak harekâtlarında yaralı tahliye ve tedavi zincirinde görülen aksaklıklar hepimizin bildiği konulardır.
Ayrıca Askere Alma muayeneleri ve görevdeki askeri personelin hastane işlemlerinin ve raporlarının alınmasında, TSK Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin uygulanma ve yorumlanmasında standart bir uygulama yapılamamaktadır.
Şu ansa SBÜ Gülhane Hastanesi Tıp Fakültesinde MSB. adına askeri Tıp öğrencileri okutulmaktadır. Ancak Askeri Hekimler eskiden olduğu gibi Askeri Tıp Akademisine (GATA) bağlı Askeri Tıp Fakültelerinde tıp ve uzmanlık eğitimlerini almalıdır. GATA ve diğer Asker Hastaneleri yeniden açılmalı, eğitim ve öğretimde tecrübeli emekli Askeri Hekimlerden de yararlanılmalıdır. GATA’dan yetişmiş hiçbir askeri hekimin yaşı kaç olursa olsun, bu tecrübesinin, bilgisini,
görgüsünü, yeni nesillere aktarmaktan kaçınmayacağına olan inancım tamdır.
Bu sunumun hazırlanmasında; GATA Emekli Öğretim Üyesi Porf Dr. Metin ÖZATA’ nın çeşitli dergilerde çıkan yazı ve kitaplarından yararlanılmıştır.
Haber:Hasan Eryiğit
Zafer Partisi Muratpaşa Adayı Hasan BİLEN