DOLAR

32,4504$% -0.15

EURO

34,8290% -0.66

STERLİN

40,7959£% -0.56

GRAM ALTIN

2.441,26%0,23

ÇEYREK ALTIN

4.048,00%0,02

BİTCOİN

2055358฿%-0.95616

İmsak Vakti a 04:27
Isparta AÇIK 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
RESİM AÇIKLAMASI

Askeri Tıb GATA

RESİM AÇIKLAMASI

TARİHSEL VE GÜNCEL BOYUTUYLA ASKERİ SAĞLIK SİSTEMİ VE EĞİTİMİNİN  ÖNEMİ VE GEREKLİLİĞİ

Ülkemizde Askeri Tıbbiyenin ve Gülhane’nin Kuruluşu

Yeniçeri Ocağında,  hastalar ve yaralılar kışlalardaki hasta odalarında, tabipler ve cerrahlar tarafından tedavi edilirlerdi. Müstakil askerî hastaneler yoktu.  Askerî hastaneler ilk kez, Nizâm-ı Cedîd kurulduktan sonra (1793), İstanbul’da açılmaya başlandı. İlk askeri hastanelerde çalışan ve sefer zamanlarında orduda görevlendirilen paralı yabancı hekimlerin yerine  askeri tabip ihtiyacını karşılamak amacıyla bundan 190 yıl önce, 14 Mart 1827’de  Askeri Tıbbiye (Tıphane-i Âmire)  açılmıştır.  Daha sonra  ordunun ihtiyaçlarına cevap verilebilmesi için 1898 yılında daha nitelikli askeri hekim yetiştirilmek üzere kurulan Gülhane Askeri Tıp Akademisi (Gülhane Seririyat Hastanesi ve Tatbikat Mektebi-GATA),   yaklaşık 120 yıldır ülkeye fedakar  askeri tabipler yetiştirdiği gibi birçok tıp fakültesinin kurulmasına  da  kaynaklık etmiştir. Modern sağlık sisteminin temelleri  Askeri Tıbbiyede atılmıştır.

Gülhane’den yetişen  askeri tıbbiyeliler Trablusgarp Savaşı ile başlayan ve arkasından Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele ile devam eden “On Yıllık Savaş” sürecinde uçsuz bucaksız cephelerde asker ve subaylarla birlikte bir cepheden diğer cepheye koşmuştur.   Bu nesil mahrumiyet içinde huzur ve rahat görmeden ıstırap ve felaket kasırgaları içinde memleket vazifesini büyük bir fedakârlıkla yaparken, bazıları cephede bazıları ise hastalarını tedavi ederken yakalandığı bulaşıcı hastalıklardan dolayı şehit olmuştur.

ad826x90

Askeri hekimler diplomalarını alır almaz Trablusgarp çöllerinde, Balkanların sarp dağlarında, Sarıkamış’ın soğuğunda, Sina çölünün kızgın güneşi altında bir taraftan düşmanla bir taraftan da kolera ve tifüs ile mücadele etti. Kalan son vatan toprağının da elimizden alınmak istenmesi üzerine bu yorgun tıbbiyeli nesil Anadolu’ya gitti ve Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Milli Mücadele için elinden geleni yaptı. Askeri doktorlar  her zaman ve her yerde kutsal görevini yaparken ölümle karşı karşıya geldi ve onu yenmek için kendi hayatlarını hiçe saydı.

Cephede Askeri Tabibin Önemi  ve Tarihimizden kesitler

Cephede, en öndeki ateş hattında Mehmetçiğin yanında askeri tabibin  çok önemli görevi vardır. Ulu önder  Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1909 yılında yapılan bir askeri tatbikat eleştirisinde Askeri tabibin  cephede ateş hattında görevinin ne kadar önemli  olduğunu  ve nasıl yetişmesi gerektiğini  şöyle tanımlar:

‘’Askeri tabiplerimiz muharebe nedir, avcı hattının gerisini, ateşten korunacak yerin neresi olabi­leceğini tasavvur edemez, bilmez ise muharebede bazen ateş hattının pek yakınına gitmek lazım geleceğini öğrenmezse, öyle bir askeri tabip görevli olduğu tabura, tabur erlerine borçlu olduğu vazifeyi yerine getiremez.’’

Bir Ordunun Savaşta Başarı Kazanması Ancak Arkasındaki Sağlık Desteği İle Olur:

 Savaşan  bir ordudaki Sıhhiye hizmetindeki eksikliğin nelere mal olduğu  tarihimizdeki acı olaylarla ortaya çıkmıştır. Bu olaylardan ders almamız gerekmektedir. Balkan Savaşındaki büyük bozgunun başlıca nedenlerinden birincisi  ordunun siyasete bulaşması, ikincisi de  sıhhiye (sağlık)  hizmetindeki 

yetersizliktir.  Seyyar hastaneler ve sıhhiye araçları iyi kullanılamadığı gibi yetersiz  sağlık idaresi de buna yol açmıştır. Kolera ve salgın hastalıklar baş göstermiş, yaralılar yardımsız, ilaçsız; sağlamlar aç ve susuz, birlikler  ise kuman­dasız kalmıştır.  Bütün ordunun şan ve şerefi ayaklar altına alınmıştır.

Birinci Dünya Savaşında,  Balkan Savaşı’ndaki hatalar dikkate alındıysa da  özellikle Doğu’daki 3. Ordu bölgesinde geri sağlık hizmet teşkilatının iyi yapılmamasından dolayı büyük sıkıntı ortaya çıkmış ve salgın hastalıklardan dolayı  çok sayıda şehit verilmiştir.

Bu sırada   Askeri hekimleri savaşa  hazırlamak için Gülhane’de konferanslar ve­rilmiş ve hekimler bilgilendirilmeye çalışılmıştır. . Böyle bir kurum kapanırsa ,  bir savaşta cephe sağlık hizmetleri eğitimini hangi kurumumuz verecektir?

Dr. Tevfik Sağlam’a göre, 1915-1918 yılları arasında 3. Ordu bölgesinde hastalık ve yaralanmadan dolayı yaklaşık 109 bin şehit verilirken cephedeki çarpışmalarda 9001 şehit verilmişti. Bu durum, orduyu felakete sürükleyenin cephedeki savaş değil salgın hastalık ve yaralar olduğunu ortaya koymuştur.  Prof. Dr. Hikmet Özdemir “Salgın Hastalıklardan Ölümler” isimli eserinde “1914-1918 Dünya Savaşı’nda hastalıktan ölenle­rin, savaşarak ölenlerden daha fazla olduğu tek ülke Türkiye’dir.” diyerek vahim duruma işaret eder.

ad826x90

Modern Ordularda  Askeri Tabiplik

Cephedeki askeri sağlık hizmeti için  modern askeri seyyar hastaneler, modern teçhizatlar, ambulans uçaklar ve helikopterler, gemiler ve iyi eğitilmiş askeri tabiplere ihtiyaç vardır. Yapılan  çalışmalarla  sahra sağlık hizmetlerindeki  eksiklikler görülmekte ve tamamlanmaktadır.      Askeri hekimlik, İkinci Dünya Savaşından sonra ileri derecede uzmanlaşmıştır. Tıp fakültelerinde karşılığı olmayan bu uzmanlık dallarının olağanüstü koşullarda uygulamaları yanında ancak askerlik formasyonu ile göğüslenebilecek özel güçlükleri vardır.   Ortadoğu gibi  savaşların sık olduğu bu coğrafyada Türkiye olarak bu modern   askeri tabip ve sahra sıhhiye  eğitimlerinden geri kalamayız ve askeri tabipleri ve diğer sağlık personelini, bu konuda uzmanlaşmış askeri sağlık kurumlarında yetiştirmeye ihtiyacımız var. Aksi taktirde büyük zayiatlarımız olur.ÖZETLE;  Deniz Harp gemilerinde, Komando tugaylarında, terörle mücadelede ve çatışma ortamlarındaki sağlık işlerinin,  askeri tabipler yerine sivilden alınan hekimlerle yürüyemeyeceği, bu zor sahalarda görev alacak askeri tabiplerin Gülhane gibi eğitim alacakları veya ihtisas yapacakları özel bir kurum (ASKERİ TIP AKADEMİSİ)  olmazsa  zafiyet meydana geleceği aşikardır. Özellikle Doğu’da terörle mücadelenin

sürdüğü yerlerdeki  askeri hastanelerin kapatılmaması gerekir.  Askeri sağlık hizmetleri ayrı bir uzmanlık işidir. 

Gelişmiş ülkelerin çoğunda sahra sıhhiye hizmeti vardır ve askeri tabipleri eğiten Askeri Tıp Eğitim Kurumları  vardır.  120 yıllık  köklü bir kurum olan Gülhane’nin , Milli Savunma Üniversitesine bağlı olarak  yeni ve yeniden   inşa edilerek ve  gerekli önlemler alınarak vatansever, milletine bağlı , Atatürk yolunda  fedakar askeri tıbbiyelileri yetiştirmeye devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Geçmişinden, köklerinden, geleneklerinden koparılan her kurum kısa zaman içinde  çürür, sonra çöker. Milletleri büyük yapan, yeni nesillere özgüven veren birçok unsur vardır. Bu unsurlardan biri de tarihî geleneklerdir. Tarih ve gelenekleri kurumlar yaşatır. İçindeki  yanlış yola girmiş kişileri ayıklayalım, ancak kurumları kapatmayalım.

Bu ülkede vatanına milletine bağlı Atatürk’ün  yolunda  giden  çok sayıda  Atatürkçü Askeri Tıbbiyeli vardır. Onlar 200 yıllık bir geleneğin yolcusudur  ve  vatanına ve milletine hizmet etmekten başka düşünceleri yoktur.  Bizler  üniformalarımızı kutsal görerek ona leke sürmeden Gülhane’den yıllar önce  emekli olduk.  Bundan sonra da vatan ve milletimizin hizmetindeyiz ve verilecek  her göreve her zaman hazırız.

SONUÇ OLARAK:

Kıtalarda, gemilerde, havacılık hekimliğinde, terörle mücadelede, yurt dışı görevlerde askeri hekimin olmaması, günümüzde görüldüğü üzere büyük aksaklıklara yol açmaktadır.

Son Suriye ve Irak harekâtlarında yaralı tahliye ve tedavi zincirinde görülen aksaklıklar hepimizin bildiği konulardır.

Ayrıca Askere Alma muayeneleri ve görevdeki askeri personelin hastane işlemlerinin ve raporlarının alınmasında, TSK Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin uygulanma ve yorumlanmasında standart bir uygulama yapılamamaktadır.

Şu ansa SBÜ Gülhane Hastanesi Tıp Fakültesinde MSB. adına askeri Tıp öğrencileri okutulmaktadır. Ancak Askeri Hekimler eskiden olduğu gibi Askeri Tıp Akademisine (GATA) bağlı Askeri Tıp Fakültelerinde tıp ve uzmanlık eğitimlerini almalıdır. GATA ve diğer Asker Hastaneleri yeniden açılmalı, eğitim ve öğretimde tecrübeli emekli Askeri Hekimlerden de yararlanılmalıdır. GATA’dan yetişmiş hiçbir askeri hekimin yaşı kaç olursa olsun, bu tecrübesinin, bilgisini,

görgüsünü, yeni nesillere aktarmaktan kaçınmayacağına olan inancım tamdır.

Bu sunumun hazırlanmasında; GATA Emekli Öğretim Üyesi Porf Dr. Metin ÖZATA’ nın çeşitli dergilerde çıkan yazı ve kitaplarından yararlanılmıştır.

Haber:Hasan Eryiğit




ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Zafer Partisi Muratpaşa Adayı Hasan BİLEN