Benim birebir şahit olduğum ve içerisinde bulunduğum 2 yerel basın oldu. Biri 8 yılımı harcadığım Isparta basını diğeri ise memleketim olan, kökünü bildiğim ve yeni giriş yaptığım Hatay yerel basını…
2 yerel basın için de diyeceğim en önemli şey; BATMAK ÜZERELER!
Bu duruma sevinmiyorum aksine fazlasıyla üzülüyorum. Çünkü bildiğimi düşündüğüm çok önemli konular var ve bunlardan biri özgür, objektif ve genç bir basının ülke için ciddi anlamda bir değer olduğudur.
Hep anlattım. Gazeteci olsun veya olmasın herkese anlatmaya çalıştım basının en önemli sorunu ekonomi ve hemen ardından ise iş gücü sorunu geliyor. Aslında bu 2 sorun birbirini tetikleyerek paradoksa sürüklüyor.
Çoğu haber sitesi bugün oturduğu yerden, bilgisayar başında haber girerken olayın şehveti ile hep böyle gidebileceğini düşünüp bir illüzyona kapılıyor.
Bir süre de destekler alıyor ve popülerleşiyor herkes kendi çapında…
Ancak gerçek çok gecikmeden acı yanını gelip gösteriyor kendini gazeteci sanan gazete sahiplerine…
Basını güçlü olmayan hiç bir şehir gelişemez, ilerleyemez, kalkınamaz! Bunu artık kafalara kazımamız lazım!
Şehirler, içinde yaşayan kitlelerin olayların içinde aktif bir şekilde olmasıyla canlanır ve bunu sağlayan gazetecilerdir, basındır. Sorunlar dile getirilir tartışılıp çözülmek için, çözümler dile getirilir yine tartılışıp uygulanmak için…
En önce biz gazetecilerin bu duruma tepki göstermesi gerekiyor. Bizi temsil eden sendikalar kuruluşlar var ve hiç birinden hiçbir ses çıkmıyor. Kimse gazetecilerin ekonomik ve güvenlik sorununu dile getirmiyor. Kimse bir gazetecinin mesleği itibariyle peşine düştüğü haber sonucunda başbaşa kaldığı tehditler ve ekonomik ambargolardan söz etmiyor.
Neden var peki bu gazeteci dernekleri veya sendikaları..?
Ben şeytanın avuaktı değilim, bizati şeytanın ta kendisiyim. Söyleyeyim size. Çünkü bu sendikalar ve dernekler bir şekilde her hangi bir siyasi parti veya hükümet ile dirsek temasında… O yüzden diğer sarı sendikalar gibi hiç bir zaman kimsenin hakkı veya gazetecilik mesleğinin gidişatı ile ilgili bir çözüm üretmeyecekler.
Bugün 3 Mayıs Dünya basın özgürlüğü günü…
Tarihte bir özel günü okurken veya yazarken bu kadar komik gelmemiştir diye düşünüyorum…
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü 1993 yılında Birleşmiş Milletler’in aldığı bir kararla hükümetlere bir çağrıda bulunulmuş ve gazetecilerin görevlerini yapabilme özgürlüğünün güvence altına alınması istenmişti.
İşin komik kısmı ise bu güvenceninin hükümetlerden istenmiş olmasıydı…
Bugün geldiğimiz çağda basın ve medya ciddi anlamda sosyal medya ile iç içe girmiş, kavram karmaşası yaşamış ve dezenformasyon ile itibarını kaybetmiş durumda.
Hükümetlerden bu duruma çözüm bulmalarını beklemek ise hayal olmuş, temsil eden sendika ve dernekler ise pasifleşmiş bir konumda…
Türkiye’deki gazetecilerin büyük bir kısmı sendikasız ve örgütsüz bir durumda.
Gazete veya haber sitelerinin sahiplikleri çoğunlukla patronların sermaye sahiplerinin elinde ve gazeteciler ciddi anlamda maddi zorluklar ile karşı karşıyalar…
Bu sorunları çözmenin farklı farklı yolları var ancak bunun için öncelikle kendini gazetecilerin temsiliyeti anlamında lider gören sendika veya derneklerin aidiyet duygularının olması gerekmektedir.
Türkiye’de gazeteciler birleşmeli, genç gazeteciler bir araya gelmeli ve kurumsallaşma yolunda adımlar atmalıdır. Zira bunun başka bir çözümü yok ve hiç bir zaman da daha iyiye gitmeyecektir…
Çok uzatmak istemiyorum ve Yaşar Kemal’in de dediği gibi; ”Gazetecilik bir yaratıcılıktır. Gazete, okuyucusunu kendi yetiştirir.”
Isparta’da 31 Mart seçimlerine yaklaşırken yapılan anketlerde Zafer Partisi’nin yükselişi dikkat çekmeye devam ediyor. Bu yükseliş, Parti Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın da dikkatini çekti. Geçtiğimiz haftalarda Isparta’yı ziyaret eden Özdağ, bölge halkı tarafından yoğun bir sevgiyle karşılanmıştı. Anketlerde elde edilen yüksek sonuçlar ve Isparta’da 1. parti olma durumu, Ümit Özdağ’ı Isparta’ya özel bir kez daha harekete geçirdi.
17 Mart’ta, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Isparta’ya önemli bir ziyaret daha gerçekleştirecek. Bu ziyaretin detayları henüz netlik kazanmamış olsa da, Özdağ’ın Isparta’daki seçmenlerle buluşarak partisinin vizyonu ve hedefleri hakkında bilgi paylaşması bekleniyor. Zafer Partisi’nin Isparta’daki yükselişi, bölgedeki siyasi dinamikleri etkileyebilecek potansiyele sahip olarak görülüyor.
Ümit Özdağ’ın yapacağı bu ziyaretin hem yerel hem de ulusal düzeyde dikkatle takip edileceği öngörülüyor. Özellikle Isparta’da partisinin aldığı destekle birlikte, Özdağ’ın bölgedeki politikayı nasıl şekillendireceği merak konusu olarak öne çıkıyor. Zafer Partisi’nin Isparta’daki yükselişi sadece yerel seçimlere yönelik değil, aynı zamanda genel siyasi atmosfere de yansımaları olabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bu bağlamda, Ümit Özdağ’ın Isparta ziyareti sadece bölge halkı için değil, tüm Türkiye için önem arz eden bir adım olarak kabul ediliyor. Öte yandan, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Isparta ziyareti öncesinde, partisinin bölgedeki çalışmaları ve hedefleri de kamuoyu tarafından yakından takip ediliyor. Partinin Isparta’daki seçim stratejisi ve bölgedeki politik hedefleri merak konusu olmaya devam ediyor.
Edebiyatın sihirli cümleleri ile anlatmayı çok isterdim lakin o tren geçti a dostlar…
”Koltuk alayım da bir kaç gün pezevenk derler, sonra beyefendi olurum.” tezinin hala geçerli olduğu bu şehirde Edebiyat ile sihirli cümleler kurmak, bana biraz ütopik gelmeye başladı artık.
Aslında anlaşılmayan nokta da tam olarak şuydu; Mesele sadece bir Isparta meselesi de değil… Mesele gerçekten bir vatan meselesi…
Ahh.. Ahh.. Solcunun lügatından yıllarca vatan kelimesini çıkardılar milliyetçi bir kelime olduğu için, Emek, özgürlük kelimelerini Milliyetçilerin lügatından çıkardılar, Hak kelimesini nasıl ettilerse dindarlar arasından çıkarmadılar ama sadece din çatısı altına hapsettiler…
Bir şeylere dosdoğru itiraz eden kim varsa kavramlaştırdılar, ötekileştirdiler, bir kalıba koyup kenara ittiler…
Sonuç; Topraklarında yaşadığımız ülke ciddi güvenlik sorunu ile karşı karşıya, yaşlısı da geçinemiyor, genci de geçinemiyor, kimseye huzur bırakmadılar…
Şimdi bu kavramları isteyen müsait bir yerine…..
Neyse…
Ama bugün doya doya kullanmak istiyorum şu kavramı, bu seçimler değil sadece, bu coğrafyada yaşamak aslında bir vatan meselesi haline geldi…
Aldılar omurgasızlığı, strateji dediler, aldılar ekmek parasını, siyaset dediler…
Gücü olan gücüne güç kattı, parası olan parasını katladı, itiraz edeni kavramlaştırdılar, ötekileştirdiler…
Hoş ya bu toplumda lüks aracı olanların saygı gördüğü bir düzen hakim, takım elbiselilerin milliyetçi davrandıkları açık hava Kurtlar Vadisi hakim..
Koca arap ülkeleri hep bu şatafattan, lüksten, omurgasızlıktan, ahlaksız siyasetten ve buna karşı olanların ötekileştirilerek HAİN ilan edilmesi sonucunda iç karışıklıkta darmadağın oldular, onu da bilemeyecek kadar cahiller…
”Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de..’‘ cümlesini söyleyen AYI ise hayvanlar aleminde nehirde yakaladığı balık ile keyif çatarken, metaforu hayatının bir parçası haline getirmiş insanın kendini gerçek bir hayvan içgüdüsü ile donatıp söz sahibi olma çabasını da şaşkınlıkla izliyordur..
Sadece bu seçim değil, bu ülkede hergün hayatta kalma mücadelesi aslında bir VATAN MESELESİ haline geldi…
Şunu da tüm kalbime söylüyorum, Bir yerlerde bir mevki kazandığında faydalı olacağını düşündüğünüz insanların hepsi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderi, Ortadoğu’daki ülkelerin kaderi ile aynı yola çıktığında bankalarındaki milyonlar ile en güvenli yerlere gidecekler ve gittikleri yerden, kalanlara yine vatan dersi vermeye devam edecekler…
Madem deyim seviyoruz, madem deyimler hayatlarımızı şekillendiriyor, o vakit şu deyimi de unutmayın derim, ”Dün yediğin hurmalar bugün gelir götünü tırmalar.”
İYİ Parti’nin Isparta Belediye Başkan Adayı Ahmet Tural hakkında ortaya atılan iddialar, yerel siyaset gündemine bomba gibi düştü. İddialara göre, Ahmet Tural’ın, belediye meclis üyelerinden seçim kampanyası için para topladığı öne sürüldü. Bu durum, siyasi çevrelerde ve kamuoyunda geniş yankı buldu.
Kimi meclis üyesinden 5, kimi meclis üyesinden 20 bin lira civarında para talep ettiği iddia edilen Ahmet Tural’ın bu paraları ne için talep ettiği ise henüz bilinmemekte..
Ahmet Tural ve İYİ Parti yetkilileri, konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak, bu iddiaların ardından parti içerisinde ve Isparta’nın siyasi atmosferinde gerilim arttı. Özellikle seçim öncesinde böylesine bir iddianın ortaya atılması, partinin seçim stratejilerini ve kamuoyundaki imajını etkileyebilecek nitelikte.
İYİ Parti’nin rakip partileri ve bağımsız adaylar, bu durumu eleştiri oklarının hedefi haline getirdi. Sosyal medya platformları ve yerel basın aracılığıyla yapılan eleştirilerde, siyasi etik ve şeffaflık vurgusu ön plana çıktı.
Vatandaşlar arasında da konuyla ilgili farklı görüşler mevcut. Bazıları iddiaları ciddiye alırken, bazıları ise bunun siyasi bir karalama kampanyası olduğunu düşünüyor. Ahmet Tural ve İYİ Parti’nin bu iddialara nasıl bir yanıt vereceği ve konunun seçim sonuçlarına etkisi merak konusu.
Bu iddiaların doğruluğu henüz netlik kazanmamışken, İYİ Parti ve Ahmet Tural’ın nasıl bir yol izleyeceği ve bu durumun Isparta yerel seçimlerine etkisinin ne olacağı, önümüzdeki günlerde daha da netleşecek. Kamuoyu, yaşanan bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve konuyla ilgili resmi açıklamaları bekliyor.
Zafer Partisi Isparta Belediye Başkan Adayı Gökmen Hakkı Gökmenoğlu basında yapılan anketlerde kendisine ve Zafer Partisine yer verilmemesine tepki gösterdi.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Gökmenoğlu, ”Sevgili Isparta, işte basında yapılan anketler, bana ve Zafer Partisine yer verilmemiş. Gerçek anketi sizler 31 Martta yapacaksınız. Sesimiz olun derken buydu dile getirdiğim. Tüm engellemelere rağmen kazanacağımıza inancımız tamdır. Saygılarımla.” ifadelerini kullandı.
Belediye Başkan Adayı Gökmenoğlu, basında bilerek anketlerde yer verilmediğine ve bu davranışın Türk milliyetçisi, Isparta sevdalısı insanların seçme özgürlüğüne yapılan bir gasp olduğunu ve anketlerle Isparta halkını kandırdıklarını dile getirdi.
02:00
News
